23 Şubat 1946’da Malatyada Akçadağ’da Kotangölü Köyü’nde doğdum. Babam o köyün imamıydı.
İlkokulu kendi köyümde, Ortaojulu Akçadağ’da Liseyi Malatya’da okudum.
Sonra dışarıdan Öğretmen Okulu’nı bitirdim. Bir yıl Malatya’da öğretmenlik yaptım.
Erzurum üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne girdim Orayı 67’de bitirdim. Malatya’da Darende’de 3 yıl öğretmenlik yaptım. Ozamanlar burada siyasi problemler vardı. Oradan Arguvan adlı bir ilçeye sürüldüm.
Bende 1970 senesinde Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne Eski Önasya Dilleri Bölümü’ne girdim. 7 kişi alıyorlardı. İkinci yıl sadece ben kaldım.
Hocalarım Prof. Emin Bilgiç, Prof. Kemal Balkan gibi soderece saygıdeğer bilim adamlarıydı. Evlerine gidip özel ders alıyordum. Falkhanstein, Lasvergern gibi hocaların tedrisatından geçtim.
Sonra Dil Tarih Coğrafya Fakültesi bitti. Ankara Gazi Üniversitesi’ne girdim öğretim üyesi olarak. Orada 4 yıl çalıştım
Yüksek Lisansımı Ankara Dil Tarih’te Yapmıştım. Yurt dışı sınavına girdim ve Heidelberg Üniversitesi’ne girdim. Nuh Tufanı ile ilgili doktora tezimle çok kısa sürede doktor oldum. Sonra Fricburg Üniversitesi’ne girdim. Doçent olmuştum. Doçentlik üstü çalışmalar için Köln Üniversitesi’ne girdim. Sonra Türkiye’ye döndüm. İsmail Hakkı Şengüler’in sahibi olduğu Hikmet Yayınları’nda çalışmaya başladım.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Arkeometri Enstitüsü’ne geçtim.
Harp Akademileri’nde dersler verdim.
HAYATIN İÇİNDEN BİLGİLER
27 Mart 2015 Cuma
Konsil nedir ?
Hristiyan din önderleri, Hristiyanlıkla ilgili tartışmalı konuları aydınlatmak ve bir sonuca bağlamak için, tartışılacak konunun önemi ve ilgilendirdiği bölge oranında büyük toplantılar düzenlemişlerdir. Bu toplantılara "Konsey" ya da "Konsil" adı verilmektedir.
Tartışılacak konu, bütün Hıristiyanları ilgilendiriyorsa, "Genel Konsil" yapılarak, bütün önemli kilise önderleri davet edilir. Eğer tartışılacak konu, sadece bir bölgenin Hıristiyanlarını ilgilendiriyorsa, o bölgenin kilise önderlerinin katılacağı bir "Bölgesel Konsil" düzenlenir ve sorun tartışılır.
Bu güzel gelenek, "Havariler" olarak adlandırdığımız İsa Mesih'in ilk öğrencileri tarafından başlatıldı. M.S. 50 yılında "bölgesel" diyebileceğimiz Kudüs Konsilini düzenleyen Havariler ve diğer önderler, Hıristiyanlığı yeni kabul etmiş olan,Yahudiler dışındaki ulusların bazı sorunlarını görüştü (İncil, Elçilerin İşleri, 15: 1-29).
Bölge ve eyalet(province) Konsilleri diyebileceğimiz tarzdaki Konsiller daha çok Küçük Asya’da toplandığını ve müfrit mistik Montan tarafından ortaya konan doktrinle meşgul olunduğunu biliyoruz.
Hıristiyan Konsil toplantıları 2. asrın sonunda çok fazla dikkat çekmezken, 3. asırdan itibaren özellikle Suriye’de, İtalya’da, Afrika’da dikkat çekmeye başlamıştır.
Ayrıca 256 yılında Kartaca’da itizal problemleri konusunda bir karar vermek üzere bir Konsil toplanmıştı. 264 ve 268’de Antakya’da ve 314 yılında Donatizm problemiyle meşgul olmak üzere Arles’de toplanan Konsiller daha sonraki yıllarda toplanacak olan milli Konsiller ve genel konsillerin öncüleri olarak kabul edilir.
Genel konsillere Ekümenik Konsiller de denir. Ekümeniklik mefhumu belli bir ölçüde evrenselliği gösterir. Fakat yine de evrensellikte bir izafiyet söz konusudur. Çünkü ekümenizm kavramının aldığı anlam tarih boyunca değişmiştir.
Çağımızda ekümenik Konsil Roma Katolik kilisesinin uhdesindedir. Yani Ekümenik konsil sadece Katolik Kilisesi mensuplarını ilgilendirir. Ekümenik Konsil sadece Papanın otoritesine bağlı piskoposları ve delegeleri bir araya getirir. 1917 yılında yürürlüğe giren Kilise hukukunda Ekümenik Konsil’in tarifi şöyle geçmektedir: Papa tarafından davet edilmiş ve onun tarafından başkanlık edilmiş bir toplantıdır. Böyle bir toplantı evrensel Katolik Kilisesi’nin yüksek düzeydeki temsilcilerini ve piskoposları bir araya getirir. Sadece bu şartları yerine getiren bir toplantı Ekümenik Konsil tarifine uygun düşer.
Eğer bu kriteri, geçmişte akdedilen Kilise konsillerine uygularsak birçok Konsil Ekümeniklik kapsamına girmeyecektir. Çünkü bazıları Papa’nın değil, İmparator’un davetiyle toplanmıştır. Öyleyse Ekümenik Konsilin ölçüsü Papa tarafından yapılan davet değildir. Bunun yanısıra Konsile iştirak eden piskopos adedi de bu konuda salt ölçü olmaktan uzaktır. Aslında yaygın kanaate göre, Papanın daveti ve konsile katılan piskopos adedi önemli olmakla birlikte, bir Konsili ekümenik kılan işlenen konuların Hıristiyanlık ve Hıristiyanlar açısından taşıdığı önem derecesidir.
Ekümenik Nedir?
Dini konularda yazılan kitaplarda ekümenik sözcüğü iki anlamda kullanılmaktadır. Birincisi, genel olarak Ortadoks,Protestanve Katolik kiliselerin tek bir kilise haline gelmesidir.
Bunu sağlamak için çalışmalar ve toplantılar yapılmaktadır. İyi niyetli açıklama ve bildirilere rağmen birleşme sağlanamamaktadır.
Ekümenik sözcüğünün ikinci anlamı, Fener Rum Patrikhanesi'nin muhtar ve eşit Ortodoks kiliseleri arasında onursal önceliğidir. Fener Rum Patrikhanesi bu unvanı ile Ortodoks kiliselerinin birliğini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Geçmişte Ortodoks kiliseleri birbirlerinin üzerinde değil, yan yana ve ayrı ayrı örgütlenmişlerdi.
Bu yüzden aralarında bir hiyerarşi yoktur. Fener Rum Patriğinin Atina Başpiskoposu veya Moskova Ortodoks Patriği üzerinde bir yetkisi yoktur. Ancak onların kabul ettikleri kapsamda bir birleşmeyi gerçekleştirebilir.
Uygulamada güçlükler çıkmaktadır. Örneğin Amerika'daki Rum ve Rus Ortodoksların örgütlenmesinde İstanbul ve Moskova Patrikhaneleri aynı görüşte değildirler. Fransa'da benzer bir sorun vardır. Fener Rum Patrikhanesine ekümenlik konusunda Atina Başpiskoposu, Ankara hükümetinden daha fazla güçlük çıkarmaktadır. Geçmişte ekümenizm, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının coğrafya ve siyasi birliğine dayanmıştır. Bugün böyle bir temel yoktur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)